Nuray ÇAVUŞ:NEDEN YÜKSELİYOR

 


NEDEN YÜKSELİYOR

Pazara, markete her çıktığımızda artan fiyatlar karşısında şaşırıyor muyuz? Tabi ki hayır…Artık şaşırmamayı öğrendik. Her gün kocaman kocaman Finans Uzmanları! televizyonlara çıkıp “enflasyon, dezenflasyon gibi afili cümlelerle bunun sebebini ve nasıl ortadan kaldırılacağını bize anlatıyorlar...

Biz bunları anlamıyoruz. Anladığımız tek şey alım gücümüzün sürekli düşmesi ve gün geçtikçe daha da fakirleşmemiz.

Yine o Büyük! finans uzmanlarımız enflasyonun en büyük nedeni olarak çalışan ve emekli maaşlarını gösteriyorlar. Zam dönemi geldiğinde günlerce %1 mi yoksa %2 mi zam versek diye toplantılar yapıyorlar. Sonunda verilen zamlar! Vatandaşlara büyük bir lütufmuş gibi açıklanıyor.  Ardından enflasyon oranının yüksekliğine bu zamların neden olduğunu söylüyorlar. O arada elektriğe, doğalgaza, akaryakıta….yapılan zamların enflasyona etkilerini sanırım unutuyorlar.

Bir de dışarıdan gelen göçmenlere gösterdiğimiz misafirperverliğimiz de bu yoksulluğa tuz biber ekiyor.

Geçenlerde televizyonda Türkiye’de nüfus artış oranının hızla azaldığı, doğum oranının arttırılması gerektiği anlatılıyordu. Peki neden doğum oranı düşüyor, insanlar gelecek kaygısıyla çocuk yapmıyor diye hiçbir uzmanın aklına gelmiyor mu?

Gerçi ülkemizdeki misafirlerimizin doğum oranı bu açığı kapatacak düzeyde hızla artıyor. Zaten bir Bakanımız “Göçmenler giderse bu ülkenin ekonomisi batar” dememiş miydi?

Ülkemiz 80’li yıllara kadar gıda konusunda kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biriydik. Şimdi ise yurt dışından kırmızı et, hatta tahıl-saman ithal etmekle gurur duyan bir ülke olduk. 

Gıda ihtiyacımızı kendi ülkemizde çözememenin en büyük sıkıntısını yakın zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında diğer ülkelerle birlikte yaşadık. Savaş olmasına rağmen Rusya’dan 2.2 Milyar Dolar, Ukrayna’dan ise 710 Milyon Dolarlık buğday ithal ettik. Bu ülkeler savaşmasına rağmen tarımı sekteye uğratmadılar. Bu da tarımın ne kadar önemli olduğu gösteriyor. Bütün bunlardan hala ders çıkarmıyoruz ne yazık ki…

Tarım alanları son on dokuz yılda %12 azalmış. Türkiye’deki çiftçi sayısı ise son beş yılda %28 azalmış. Hayvancılıkta ise sadece son bir yılda 4,3 milyon baş azalmış. Diğer istatistiklere girmek istemiyorum. Daha fazla üzülmemek ve sizleri üzmemek için…

Peki azalan tarım alanlarına ne oldu? Büyük bir kısmı betonlaşmaya kurban gitti. En çok sahile yakın ormanlarımız yandı, yanan ormanların yerine ağaç dikmek varken lüks oteller yapıldı. Turizm gelirimiz arttı diyerek teselli bulmamız istendi.

Azalan tarım arazilerimiz ve artan gıda ihtiyacımız ise Venezuela ve Nijerya gibi ülkelerde toprak kiralanarak sorun çözülmeye çalışıldı. Sizce sorun çözülebildi mi?

Bilinçli üretim ve tüketim ile bu sorunlara en kısa sürede çözüm bulmamız gerekiyor. Aksi takdirde küresel ısınma, doğal dengenin bozulması gibi etkenler de eklenince ülkemizde açlık ve kıtlık tehlikesi çok uzak değil. Bu sorunları çözmek için bir an önce harekete geçmezsek daha çok enflasyonun nedenlerini, nasıl azaltılacağını, TÜİK oranlarını konuşur dururuz.

Ülkemize ve dünyamıza bolluk ve bereket dileklerimle….

Sevgiyle kalın…..

                                                                               Nuray ÇAVUŞ

Yorum Gönder

0 Yorumlar