Günlük yaşantımızda zaman zaman yalana başvurduğumuz durumlar olmuştur. Peki yalan
söylememizin sebebi ne ve yalanın rengi var mıdır? Çoğu insan doğruyu söylemekten korktuğu
için yalana başvurur. Doğrunun kötü sonuçlar doğuracağından korkan kişi, bedelini doğru,
dobra ve dürüst olmayışları ile öderler. Kendimize, ‘’Yalan söylememin sebebi ne?’’ diye
sorabiliriz. Başkalarının kendisi hakkında olumsuz düşünmelerinden korkan kişi, yalana
başvurabilir. Yani kişinin yetersizlik ve başarısızlık düşüncesi buna itebilir. Yalanın rengi
demiştik, yalan yalandır ve rengi yoktur diye düşünüyorum. Sonuçta niyet aynı ve bu durum
karşıdaki kişiyi acıtabilir ve üzebilir. Olumlu olarak ta bakılsa, saygılı, hoşgörülü ve iyi niyetli
olmak en güzelidir. Yani karşımızdaki kişiye dürüstçe yaklaşmak. Şu da var ki; insanların arasını
düzeltmek adına uygun sözlerle yaklaşıldığında, ayrıca hasta kişilere moral açısından ’’ düne
göre daha iyi görünüyorsun ‘’ demek yalan sayılmaz diye düşünüyorum. Çünkü burada amaç
karşıdaki kişiye iyi ve güzel enerji vermektir. Yalan denildiğinde hemen aklıma, PİNOKYO ve
YALANCI ÇOBAN masalları gelir. Çocuklarımızı eğitirken bu masalları anlatarak yalanın nasıl
sonuçlar doğuracağına dair bilgiler vermişizdir.
‘’ Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma
üzüldüm. Friedrich NIETZSCHE ‘’
Yalancı Çoban masalını hepimiz biliyoruz ancak yine de hatırlamak adına sizlerle paylaşmak
istiyorum.
‘’ Vaktiyle bir köyün küçük bir çobanı varmış. Küçük çoban koyunlarını bir dağın eteğine
götürür orada otlatırmış.
Bir gün koyunlarını otlatırken çobanın canı sıkılmış. Ne yapsam da eğlensem? Diye
düşünmüş. Aklına bir fikir gelmiş. Yerinden fırlamış köye doğru koşmaya başlamış.
Köye varınca:
Yardım edin! İmdat! Kurtlar koyunlara saldırıyorlar diye bağırmış. Köylüler ellerine kazma
ve küreklerle koşmuşlar. Etrafta kurtlar aramaya koyulmuşlar. Bir yandan da çobana
soruyorlarmış:
– Hani nerede?
-Nerede kurtlar?
Çoban kahkahayla gülmeye başladı.
– Çok sıkıldım. Bu olayı biraz eğlenmek için uydurdum demiş.
Köylüler hem şaşırmış hem de öfkelenmişler. Söylenerek köye dönmüşler.
Birkaç gün sonra çoban yine koşarak köye gelmiş. Köylülerden yine yardım istemiş.
Köylüler bu kez hemen inanmamışlar. Çoban:
– Gerçekten kurtlar geldi. İnanın diye bağırmış. Köylüler yine yardıma koşmuşlar. Meğer
çoban yine oyun yapıyormuş. Kurt falan yokmuş.
Ertesi gün çobanın sürüsüne gerçekten kurtlar saldırmış. Bunun üzerine küçük çoban var
gücüyle köye koşmuş. Olanları anlatıp yardım istemiş. Fakat köylüler bu kez anlattıklarına
inanmamışlar. Çoban gözyaşı dökmüş. Yalvarmış. Yine de köylüler oralı olmamışlar.
Çoban çok üzülmüş. Bir daha yalan söylememeye karar vermiş. Herkesten özür dilemiş. O
günden sonra dürüst ve güvenilir bir insan olmuş.’’
Tekrar yalanın rengine dönersek, iyi yalan kötü yalan yani beyaz yalan iyi olarak nitelendirilir
kişiler arasında. Ancak kime göre iyi ve kime göre kötü. Bu durum kişilerin bakış açısı olarak
ayrı değerlendirme yapılabilecek bir durumdur.
‘’ Eğer başarılı olmak istiyorsanız, bir kurala saygı duymak zorundasınız: asla
kendine yalan söyleme.. P. COELHO ‘’
Peki insanların yalan söylediğini nasıl anlarız? Yalan söylerken kişilerin gözlerini daha çok
kırptığı yani göz kapaklarının daha çok açılıp kapandığı görülür. Ayrıca karşıdaki kişiyle göz göze
gelmemek için gözler sağa ve sola kayar. Kişi yalan söylediğinin anlaşılmaması için karşıdaki
kişinin yüzüne ve gözlerine bakmamaya çalışır. Hani bazen çocuklarımıza ‘’ gözlerimin içine bak
‘’ deriz. Çünkü gözlerini başka bir yere dikmiştir. Şunu da belirtmek istiyorum; yalan söyleyen
kişinin yüzü kızarabilir ve kısa, kestirme cevaplar verir. Bir araştırmaya göre en sık kullanılan
yalan her iki cins için de geçerli. ‘’Bir şey yok, iyiyim’’ cümlesidir.
İyilik, güven, sadakat ve huzurun bizlerle olması dileğiyle.!
0 Yorumlar
lütfen rencide edici hakaret içeren yorumlar yazmayın bunlar yayınlanmıyacaktır hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir