İzmir’de işçiler ‘taşerona hayır’ dedi

İzmir’de işçiler ‘taşerona hayır’ dedi

İzmir’de işçiler ‘taşerona hayır’ dedi

DİSK’in İzmir’de düzenlediği “Taşerona karşı #direnişçi” mitingine binlerce işçi katılarak “Taşerona hayır” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Taşerona karşı #direnişçi” kampanyası kapsamında İzmir Gündoğdu Meydanı’nda miting düzenledi.
Mitinge, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, LİMTER-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Soma’da yaşamını kaybeden 301 işçinin arkadaşları da katıldı.
DİSK üyesi işçiler Basmane’de toplanarak Gündoğdu Meydanı’na “İşimize ekmeğimize göz koyanlara izin vermeyeceğiz”, “Taşerona geçit yok”, “İşimize, ekmeğimize, geleceğimize dokunma yanarsın” pankartlarıyla yürüdü.
‘Bu ölümler fıtrat değildir’
Gündoğdu Meydanı’na gelen işçiler, iş cinayetlerinde yaşamını yitirenler anısına gökyüzüne siyah balonlar uçurdu. Ardından saygı duruşunda bulunulan mitingde DİSK Genel Başkanı Kani Beko bir konuşma yaptı.
Madenlerin, inşaatların, tersanelerin, işyerlerinin, fabrikaların işçiler için mezarlığa dönüştüğünü söyleyen Beko, Bartın’da yaşanan iş cinayetinin ardından madenin patronunun “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bu işin fıtratında var” sözlerine tepki gösterdi.
“Şıracının şahidi bozacı. İş güvenliği sağlamayan patronlara yaptırım uygulaması gereken devlettir. Peki devleti yönetenler ne yapıyor: İş cinayetine savunma hazırlıyor”
Türkiye’de günde ortalama 4-5 işçi çalışırken iş cinayetine kurban gittiğini belirten Beko, “Bu ölümler fıtrat değildir, kader değildir. Bu ölümler cinayettir” diye konuştu.
Öneriler
Beko, iş cinayetlerinin önlenmesi için üç öneri sıraladı.
“Birincisi; iş yerleri sendikalar, meslek odaları ve uzmanlardan oluşan bağımsız bir kurum tarafından denetlenmesi. İkincisi; işçiye sendikasını seçme özgürlüğü tanınmalı ve hiçbir işçi sendikaya üye olduğu için işten atılmamalı. Üçüncüsü; taşeron çalışma sistemi yasaklanmalı.”
“Bu savaşı açanlar işçilere aç kal diyor! Açlık sınırının altında asgari ücretle yaşayacaksın diyor. Bu savaşı açanlar ’10 saat, 12 saat köle gibi çalışacaksın’ diyor. Bu savaşı açanlar, işçinin tatili olmaz, fazla mesaisi olmaz, sendikası olmaz, toplu sözleşmesi olmaz diyor. Bugün Türkiye’de her yüz işçiden sadece 5’i toplu sözleşmeden faydalanıyor. Bu durumun başlıca nedeni taşeron sistemidir.
“AKP iktidarının çıkardığı yasalarla taşeron zorunlu oldu. Özellikle belediyelerde, taşeron şirketler her yeri örümcek ağı gibi sardı. Yerel yönetimlerde 120 bin kadrolu işçi çalışırken, taşeron işçi sayısı 750 bini geçti.
“Biliyorsunuz belediyelerdeki, hastanelerdeki, karayollarındaki taşeron işçiler binlerce dava açtı. Ve bu davaları kazandılar. Mahkemeler dedi ki ‘Bu işçiler asıl işverenin, yani kamunun işçisidir’. Sayın Çalışma Bakanı’na sesleniyorum. Torbayı, çorbayı, çuvalı boş verin. Siz bu mahkeme kararlarını uygulayacak mısınız, uygulamayacak mısınız?
‘Taşeronu ülke topraklarından söküp atacağız’
“Taşeron işçiler için verilecek müjde belli. Nedir o müjde? Taşerondan kurtulmak! Taşeronu yasaklamak. Tüm taşeron işçileri asıl işverenin işçisi olarak istihdam etmek. Belediyede çalışan her işçi, hastanede çalışan her işçi, kara yollarında çalışan her işçi doğrudan asıl işverenin işçisi olacak. Kadrolu olacak. Güvenceli olacak! Biz bundan başka müjde tanımıyoruz!”
“Ama artık yeter! Biz taşeronu bu ülke topraklarından söküp atacağız! Bu bizim ölen işçi kardeşlerimize borcumuzdur. Soma’ya borcumuzdur. İnşaatlarda, tersanelerde yitirdiğimiz kardeşlerimize borcumuzdur. Bu aynı zamanda çocuklarımıza bir borcumuzdur.”
* Haber fotoğrafı: DİHA

Yorum Gönder

0 Yorumlar