Hasan Alparslan: Ustamızın Kaleminden ERİMLE KARŞI KARŞIYA OTURAMAZDIM

Hasan Alparslan:  Ustamızın Kaleminden  ERİMLE KARŞI KARŞIYA OTURAMAZDIM



ANADOLU BASIN YAYIN BİRLİĞİ'de KURUCU VE 1.DÖNEM GENEL BAŞKAN,YAŞAM BOYU ONURSAL GENEL BAŞKAN.
18 Ekim 2008 - halen
Hasan Alparslan:ustamızın kaleminden
ERİMLE KARŞI KARŞIYA OTURAMAZDIM…
(Bu Öyküm..’’Ülkemizi.. Yıkıp, Yakıp, Bölüp, Parçalayıp, Talan etmek isteyen Halk düşmanı Vatan Hainlerine ders olsun’’)

“HAH işte şurası” dedi, yaşlı adam.“Mezarlığın karşısındaki şu arsa, manzarası pekiyi sayılmaz ama… Kelepir fiyatına verem sana. Kurarsın üzerine kafanı sokacak kadar bir ev..

İnsanın kendi evi gibisi var mı? Biraz sıkarsın kendini… Ama sonunda rahatlarsın. Ne diyon?
“Tamam” dedi Halil. “Aldım gitti”

Çok kuvvetli adamdı Halil. Hani şu “taşı sıksa suyunu çıkarır” derler ya işte öyle…
Allah vergisi güç; hamallıkla, amelelikle iyice pişirmiş, etrafında “bileği de yüreği de bükülmez, Mert Halil” diye nam salmıştı...

Akşam yemek yerlerken açtı konuyu karısına “Bak Fatma, bu gün Hacı Emmi’nin bahsettiği arsayı görmeye gittik. Tamam, alıyom dedim..
Arsayı aldık mı gerisi kolay. Arkadaşlarnan sırt sırta verdik mi; temeliydi, duvarıydı, şunuydu-bunuydu derken er geç bir senede hadi bilemedin iki senede bitiririk evi Alimallah.”

“İnşallah” dedi Fatma… “Arsanın yeri nireydi?” diye ekledi.

“Karşıyaka’daki mezarlığı biliyon mu? Hah işte tam onun karşısında. Konu-komşuda var ha’’…

Arsayı bir görsen “Halil gel üzerime bir ev yap” diye bağırıyor sankim. Daha görür görmez “aha” dedim, “tam aradığım yer” dedim içimden. Yapacam, inşallah oraya evimizi dikecem Fatma… Amma biraz kısacağız kendimizi. Bundan kelli çalışmak ne dimekmiş herkes görecek.

Herkes ne dicek biliyon mu?” “Aferin ulan Halil’e çalıştı, çabaladı, yimedi- içmedi ama helal olsun evini de yaptı” diyecek. Halil’in evi var diyecek. Evli Halil diyecek. Halil ev sabı oldu gayri diyecek.

Yanlış annama Fato; Hani ev sabı olcaz ya… Şu üç velet kiracılık nedir bilmeyecekler ya… Of… of… keyfe bak keyfe... Hadi bir kave yapta içek. Yok yok vazgeçtim. Bundan sonra kavede yok, kaveye gitmekte. Yabana atılacak bir guruş yok bizde bundan gayri. Annaştık demi?”

“Sen bilirsin erim.”

Çok çalıştı Halil. Gece gündüz demedi. Karısına, çocuklarına hasret kaldı. Ama yine de çalıştı. Aç kaldı çalıştı. Yarım somunla soğan yedi yılmadan çalıştı.


“İşte şu ev” dedi kadın. Mezarlığın karşısındaki bitmiş evi göstererek “güzel ev” dedi şişman-göbekli adam. “İstediğin para uygun alalım gari. İçinden geçirerek kendi kendine Fatma Hanım’ın yoktan var etikleri böyle bir güzel evi neden satmak istediğini de anlamıyorum?” Dedi.

Üç çocuğunu zar-zor zapt eden kadın, dalgın dalgın mezarlığa baktı. Uzunca bir süre. “Erimle karşı karşıya oturamazdım” dedi… Ağlamaklı.

Bir çaba, bir gayretle fedakârca hastalığını belli etmeden gece-gündüz çalışarak evini bitiren, eşini ve üç çocuğunu kira evlerinden kurtaran, başlarını sokacak bir yer yaparak yuva sahabı olan Halil…
Yorgun ve hasta düşmüş ince hastalığa tutulmuş ve Allahın rahmetine kavuşmuş…

Mezarlık manzaralı bir ev yerine…
Ev manzaralı bir mezar sahibi olmuştu…

Yorum Gönder

0 Yorumlar