Kamuoyunda "kooperatif davası" olarak bilinen, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş'de, taşeron şirketler eliyle yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla açılan davanın 2.duruşması görüldü. İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun yargılandığı "Kooperatif Davası"nda çıkan ara kararda, Aslanoğlu’nun adli kontrol ve ev hapsi şartıyla tahliyesine, Soyer’in ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş'de, taşeron şirketler eliyle yolsuzluk yapıldığı iddiası üzerine açılan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın da aralarında olduğu 5'i tutuklu toplam 65 sanığın yargılandığı davanın 2. duruşması görüldü.
İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun yargılandığı "Kooperatif Davası"nda çıkan ara kararda, Aslanoğlu’nun adli kontrol ve ev hapsi şartıyla tahliyesine, Soyer’in ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Barış Karcı ve Heval Savaş Kaya'nın tutukluluk halinin devamına, Hüseyin Şimşek ve Cihangir Lübiç'in ise tahliyesine karar verildi. 3. duruşma 9 Aralık Şakran Cezaevinde görülecek.
Duruşmadan öne çıkan anlar
Duruşmaya eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP İzmir Millevekili Rıfat Nalbantoğlu, CHP Milletvekili Yüksel Taşkın, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, CHP Konak İlçe Başkanı Serkan Kalmaz, CHP Narlıdere İlçe Başkanı Mesut Durgun, CHP Çiğli İlçe Başkanı Erkan Akar, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, Şenol Aslanoğlu eşi Duygu Aslanoğlu ve Tunç Soyer'in eşi Neptün Soyer katıldı.
ASLANOĞLU VE SOYER SALONA GİRDİ
Duruşma salonuna tutuklu sanıklar Soyer ve Aslanoğlu elleri kelepçesiz ve jandarma eşliğinde 09.54'te salona getirildi. Soyer ve Aslanoğlu'nu salona el sallayarak, selamlayarak girdi.
Duruşma salonunun kapasitesi sebebiyle dışarıda kalan gazeteciler ve yurttaşlar alkışlarla mahkeme salonuna alınmak istedi.
Duruşmada sanıklar ifade vermeye başladı.
"ASLANOĞLU'NU AKRABAM OLMASI NEDENİYLE TANIYORUM"
Ömür Özmen ifadede, "Bir tek Şenol Aslanoğlu'nu akrabam olması nedeniyle tanıyorum. Kooperatiflerle ilgili herhangi bir iş ya da işlemimiz olmadı. Benim kısa bir dönem kooperatif üyeliğim vardı. Kuruluşta üye oldum. Belçika'dan buraya git gel zor olacağı için çıktım. Para ödemesi yapmadım. Maksimum 10 gün üyeliğim vardı. Çıktığımda da para alınmadı. İZBETON ile ilgim yok. Herhangi bir iş yapmadım" dedi.
Mahkeme başkanının "Hüseyin Cengiz'i tanır mısın" sorusuna ise "Başkan olması sebebiyle bilirim" yanıtını verdi.
İZBETON AŞ yönetim kurulu üyesi Levent İşler'in avukatı adli kontrolün kaldırılmasını talep etti.
Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ulaş Aydın ve Eşrefpaşa Hastanesi Başhekim Yardımcısı Gaffar Karadoğan'ın avukatları savunma yaptı. Gaffar Karadoğan'ın avukatı, "Kimin mağdur kimin şikayetçi kimin müşteki olduğu belli değil..." dedi. Aydın'ın avukatı eski Savcı İlhan Cihaner savunmasında mevcut İZBB yönetiminin kooperatiflerle imzaladığı iyi niyet protokolleri vesilesiyle inşaatların devam etmesini gerektiğini söyledi.
İYİ NİYET PROTOKOLÜ İLE MAĞDURİYETLER ORTADAN KALKTI
Örnekköy Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı 3. Etap yöneticisi Çağlar Kalkan savunmasında, “İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yapılan iyi niyet protokolü sonrasında 25 Eylül tarihinde kooperatifimiz olağanüstü genel kurul yaptı. İyi niyet protokolüne onay verilmiştir. Karar sonrası mevcut protokolün devam etmesi yönünde bir protokol yaptık. Süreç devam edecek. Ortaklarımız uygun ödeme koşulları ile evlerini alacaklar. Mağduriyet ortadan kalkmıştır. İnşaatlar başlamıştır” dedi. Kalkan’ın müvekkil avukatı ise “Son yapılan protokol ile mağdurların zararları yapılan protokol ile ortadan kalkmıştır” dedi.
İZBB eski Genel sekreteri Barış Karcı savunmasında, "Geçen duruşmadan bugüne bir kaç değişiklik oldu. İddianame, protokol iptalleri üzerine kuruluydu. İyi niyet protokolleri imzalandı, işin devamı konusunda bir karar alındı. Bugüne kadar İZBETON ve İZBB arasındaki protokol hiçbir zaman feshedilmemişti. Hala devam ediyor. Oradaki 41.9 milyonluk zarardan bahsedilen teminat mektubu hala belediyenin elindedir ve bozdurulmamıştır. Protokol feshedilmediği için herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamıştır. İzbeton ve kooperatifler arasındaki sözleşme güncellenmiştir. Taraflar tadil protokolünde, birbirlerine açmış oldukları tüm davalardan da feragat edecekleri konusunda anlaşmışlardır. Örnekköy 3. Etaptaki protokolün diğer kooperatiflerle de yapılacağı duyuldu. İZBB'ye sorduğunuz kamu zararı sorusuna da yanıt gelmiş, Büyükşehir Belediyesi tarafında muhasebe kayıtlarında bir zarar olmadığı görülmüştür" ifadelerini kullandı.
KARCI'NIN AVUKATI: KURUMSAL ZARAR YOKTUR
İZBB eski Genel sekreteri Barış Karcı'nın Avukatı Nilay Kökkılınç savunmasında, 2023 yılında imzalanan protokoller ve belediye ile şirketler arasındaki sözleşmelere ilişkin savunma yaptı.
Kökkılınç, davaya konu edilen protokollerin ve sözleşmelerin hukuka uygun şekilde düzenlendiğini belirterek, “Mali Hizmetler Daire Başkanlığı’nın açık bir şekilde ‘kurumsal zarar yoktur’ yönünde yazılı beyanı bulunmaktadır” dedi.
Kökkılınç, 2023 yılında yapılan bazı konferans ve protokollerin, belediye yönetimleri değişse dahi yasal çerçevede sürdüğünü vurgulayarak, “Bu protokoller ekonomik ve sürekli iş ilişkileri niteliğindedir. Yönetim değişiklikleri bu sözleşmelerin geçerliliğini etkilemez" ifadelerini kullandı.
Kira bedelleri üzerinden devletin zarara uğratıldığı iddiasına da değinen Kökkılınç, “Kira sözleşmeleri ve trafik projeleriyle ilgili tüm işlemler mevzuata uygundur. Zarar iddiası soyut olup, resmi raporlarla desteklenmemektedir. Mali Hizmetler Daire Başkanlığı’nın ‘zarar yoktur’ beyanı da bu durumu teyit etmektedir” diye konuştu.
Dönüşüm Daire Başkanlığı’ndan gelen bir yazıda da İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yüklenici şirketler arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığının belirtildiğini aktaran Kökkılınç, “Dosya kapsamına baktığımızda, kurumsal bazda herhangi bir kamu zararı oluşmadığı açıktır" dedi.
Savunmasında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna da değinen Kökkılınç, 2015 ve 2024 yıllarında alınan yönetim kurulu kararlarının tamamen yasal olduğunu, şirket temsil yetkilerinin genel müdür ve genel müdür yardımcılarına devrinin o dönem yürürlükteki usule uygun yapıldığını ifade etti.
Kökkılınç, “Dosyada adı geçen yönetim kurulu üyeleri arasında yalnızca iki kişinin imzası bu kararda yer alıyor. Ancak bu durum, suç teşkil eden bir eylem olarak değerlendirilemez” dedi.
Bazı sanıkların tutukluluk hâllerine de değinen Kökkılınç, “Bu dosyada tutukluluk koşulları ortadan kalkmıştır. Müvekkillerim hakkında adli kontrol veya serbest bırakma yönünde karar verilmesini talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
MAHKEME HEYETİNE YAZI SUNULDU
Eski İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel mahkeme heyetine, Mahkeme heyetinin İZBB’den istediği ‘kamu zararı’ yazısını sundu.
Belediyenin yanıtında, iddianamede belirtilen eylemlerle ilgili olarak herhangi bir kamu zararının oluşmadığı, yapılan incelemelerde usulsüzlük tespit edilmediği belirtildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşavirliği tarafından 13 Ekim 2025 tarihinde mahkemeye gönderilen yazıda, ilgili müzekkerenin belediyeye 11 Ekim’de ulaştığı, konunun Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Kentsel Dönüşüm Dairesi Başkanlığı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından incelendiği ifade edildi.
Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nın görüş yazısına da yer verilen yanıt metninde, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesi ve Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Yönetmelik kapsamında yapılan tetkiklerde “herhangi bir kamu zararı kaydına rastlanmadığı” vurgulandı. Ayrıca Sayıştay Başkanlığı denetçilerinin 2025 mali yılı dış denetim görevlendirmesi kapsamında yürüttüğü incelemelerin sonuçlarının da mahkemeye iletileceği bildirildi.
Kentsel Dönüşüm Dairesi’nin değerlendirmesinde ise, belediye ile İZBETON A.Ş. arasındaki protokollerin “kat karşılığı esasına göre düzenlenmiş olması” nedeniyle belediyenin herhangi bir para hareketinde bulunmadığı, inşaat sürecinin tamamlanmasıyla birlikte gecikme cezası ve yapı kullanım izni süreçlerinin mevzuat çerçevesinde sürdüğü ifade edildi.
Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 3 Haziran 2025 tarihli araştırma raporuna atıfta bulunulan yazıda, belediyenin 2021–2024 yılları arasındaki faaliyetlerinin ve harcamalarının “usulüne uygun olarak yürütüldüğü” belirtilerek, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilen inceleme raporunda da mevzuata aykırı bir duruma rastlanmadığı hatırlatıldı.
Belediye, müzekkereye verdiği yanıtı “herhangi bir kamu zararının oluşmadığı ve gerekli incelemelerin tamamlandığı” vurgusuyla İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na sundu.
MAĞDURLAR İFADE VERDİ
Mağdurlar da ifadesini verdi, davacı olan bir mağdur, “Mayıs ayında öğrendik ki bize yeni bir ödeme tablosu çıkarıldı. Aylık ödeme 10 bin 100 iken 100 bine çıktı. Temmuza geldiğimizde öğrendik ki inşaatlar devam etmiyormuş. Bize ödemelerimizi yapmamızı ve bir sorun olmadığını söylediler ancak biz ödemelerimizi yapmadık. Zaten bir mahkeme süreci başladı ve biz bu ödemeyi yapacak gücümüz yok” diye konuştu.
Mağdur şöyle devam etti:
Belediyeden hala protokoller geliyor ama ucu açık. Ben ne ödeyeceğim? Sayıştay durdurabilir. Arsa sahibi İzBB. Sayıştay buna takılıyor ve inşaatları durduruyor. Hala bize bu yönde protokol geliyor. İZBETON ile hala anlaşma yapmaya koşullandırıyoruz. Yüzde 20 KDV ödedik bundan sonra ödeyip ödemeyeceğimiz belli değil. Benim ne ödeyeceğim belirsiz. Keşke bu işe gitmeseydim. Ben İzBB’ye güvenerek bu işe girdim. Ben neye güveneceğim? Kripto para ile dolandırılmayı tercih ederdim. Tunç Bey’e güvendim. Kemal Kılıçdaroğlu açılışa geldi. Mağdurum. Üzerime düşeni yapmışım. 5 milyon daha verin gibi bir protokol ile karşı karşıyayım"
Söz alan Avukat Murat Aydın ise mağdura, "Genel kurula katıldınız mı? Bu karara göre imza attınız mı?" diye sordu
Mağdurun "Evet" demesi üzerine Avukat Aydın "Kendileri bu karara oy vermiştir şimdi kalkıp burada şikayetçiyiz diyemezler" dedi.
Savcılık, sanıklardan Arzu Özçelik hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasını talep etti. Mütalaada, mağdur ve müştekilerin katılma taleplerinin kabulü, adli kontrol taleplerinin ise reddi yönünde görüş bildirildi.
Savcı, kuvvetli suç şüphesi bulunan olguların —bilirkişi raporları, Danıştay ve Sayıştay kararları ile müşteki beyanlarının varlığı— dikkate alındığını belirtti. Ayrıca sanıkların sosyo-ekonomik durumları, kaçma ihtimalleri, delillere ve tanıklara etki edebilme olasılıkları, ile delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması gerekçeleriyle,
Barış Karcı, Heval Savaş Kaya, Tunç Soyer, Cihangir Lübiç ve Şenol Aslanoğlu’nun tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mütalaada ayrıca, zararı giderdiği belirtilen sanık Hüseyin Şimşek’in tahliyesi ve adli kontrol altına alınması yönünde görüş bildirildi.
TUNÇ SOYER: “TERAZİNİZİ DENGEDE TUTABİLMEK İÇİN CEZAMIZI KALDIRMAKTAN BAŞKA BİR YOL YOK”
İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer, “kooperatif davası” olarak bilinen İZBETON A.Ş. davasının ikinci duruşmasında yaptığı savunmada, mütalaadaki haksız menfaat ve dolandırıcılık iddialarına sert sözlerle yanıt verdi.
Soyer, savunmasında cezaevinde geçirdiği günlere ve iddianamenin çelişkilerine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bugün bir çift dinledik. Beyefendi sanık, hanımefendi mağdurdu. Böyle çok örnek var. İddianame o çifte ‘senin eşin seni dolandırdı’ diyor. Aynı iddianame ‘sen bundan kişisel menfaat elde etmedin’ diyor. Kim menfaat elde etti o halde? Ayrıca bu sabah gelen bir yazı ‘zarar yok’ diyor. Bu işin trajik bir yanı da var. Ben cezaevine getirildim, ceza çekiyorum yani. Neden 105 gündür bu cezalandırma devam ediyor?”
Soyer, kentsel dönüşümde uygulanan kooperatif modelinin suç unsuru olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı: “Nedeni, kentsel dönüşümde kooperatif modeli. Bunun nedeni çok belliyken dolandırıcılık kastı olduğu iddiası asla kabul edilemez. Bu model, tertemiz niyetlerle, hukuka uygun bir şekilde hayata geçirildi. Her adımı şeffaf bir biçimde paylaşıldı.”
Soyer, gecikmelerin dolandırıcılık olarak nitelendirilemeyeceğini belirterek şöyle devam etti: “Evet, gecikmeler var ama bunlar dolandırıcılık değildir. Gecikmenin en önemli nedeni Temmuz 2024’teki durdurmadır. Hangi belediye başkanı, kamu zararı olmadığı belgelenmiş olmasına rağmen dolandırıcılıkla suçlanır? Mağduriyetlerin sebebi ne sanıklar ne de modeldir. Eğer görevim devam etseydi birçok etapta anahtar teslim yapmıştık ve ben şu an karşınızda değildim.”
Soyer, “Ne kendimize ne başkasına haksız bir menfaat elde etmedik. Biz neden ceza çekiyoruz? 105 gündür devam eden cezamızı bitirin. 66 yaşındayım. Adımın böyle kirlenmesine asla izin vermeyeceğim. Dosyanızda somut bir suç yok. Terazinizi dengede tutabilmek için cezamızı kaldırmaktan başka bir yol yok.” dedi.
ŞENOL ASLANOĞLU: “KOOPERATİF YÖNETİCİLERİ SUÇLU GÖSTERİLİYOR”
Aslanoğlu, duruşmada yaptığı konuşmada, yargılamanın asıl konusunun kooperatif yapısı olduğunu belirterek: “Ağır ceza mahkemesindeyiz ve siz ağır ceza konusu dinlemek istiyorsunuz. Ama konumuz kooperatif. Kooperatife üye dekan bile vardı. Bu insanların maliyetleri bilmeme durumu olabilir mi? Biz kooperatif üyelerine kooperatifçilikle ilgili ders vermek zorunda mıyız? Şimdi tekrar baştan başlayacağız. Ortakların sorumluluğu ne, yönetim kurulunun sorumluluğu ne, bunları anlatmak gerekiyor.”
Aslanoğlu, kooperatif ortaklarının görev ve yükümlülüklerinin açık olduğunu, üyelerin bu yapıya gönüllü olarak katıldıklarını ifade etti.
“KOOPERATİF ORTAKLARINA EĞİTİM VERMEK ZORUNLU DEĞİL”
Aslanoğlu, kooperatif üyelerinin sorumluluklarının yasal olarak tanımlı olduğunu belirterek, üyelerin sisteme dahil olduktan sonra yükümlülüklerini bilmek zorunda olduklarını söyledi: “Kooperatif ortağı olanlara bir eğitim vermek zorunda mıyız? Böyle bir yasal zorunluluk yok. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kooperatife üye olduğunda üye olduğunu bilmek zorundadır. Bilmiyorsa bu bir suç değildir. Kooperatif yöneticileri bu nedenle yargılanmamalıdır.”
“RAPORLARDAKİ RAKAMLAR DOĞRUYDU”
Savunmasında projenin maliyet hesaplarına da değinen Aslanoğlu, dosyada yer alan rakamların o dönemki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre doğru hesaplandığını ifade etti: “İzmir Büyükşehir Belediyesi, örnek bir kentsel dönüşüm projesi yürüttü. Kimse dolandırılmadı. Rakamlar belirlenmiş, iki artı bir daire 968 bin liraya çıkıyor denmiş. Üstelik altına da yazılmış; bu fiyatlar 2022 yılı değerlerine göredir. İnsanlara bir milyara çıkacak inşaat için ‘vallahi yüz milyona çıkar’ denmemiş. O günkü çevre birim fiyatlarına göre her şey doğruymuş.”
“ÇEVRE BİRİM FİYATLARI DEĞİŞTİ, SUÇ DEĞİL”
Aslanoğlu, inşaat maliyetlerinin zamanla arttığını ve bu durumun kimsenin kontrolünde olmadığını vurguladı: “O günden sonra çevre birim fiyatları değişti. O gün 4 bin 250 lira olan metrekare maliyeti, bugün 40 bin lira. Bu, piyasadaki genel artışın sonucu. Ne dolandırıcılık ne de haksız kazanç var. Biz o günün koşullarına göre hareket ettik.”
Yargılamaya yönelik tepkisini dile getiren Aslanoğlu, sürecin haksız olduğunu savundu: “Bütün bu anlatılanların neresini düzelteyim? Anlatılan her şeyde bir yanlış var. Biz doğruyu yaptık, doğruyu savunduk. Bu dava, gerçeğin çarpıtıldığı bir dava haline getirildi.”
“İNŞAAT MALİYETLERİNİ BEN Mİ YÜKSELTTİM?”
Aslanoğlu, son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalara dikkat çekerek maliyet artışlarının hiçbir şekilde kooperatif yönetiminin suçu olmadığını belirtti:“Geçen yıl biri gelse bize deseydi, on bin liraya ev yapılır mıydı? İnandırabilir miydi? Demir fiyatı üç liraymış, on olmuş, kırk olmuş, yüz olmuş. Şimdi bu işi kim arttırdı? Ben mi? Gördüğünüz rakamlar ortada. O gün 5 bin 500 lira tahsisle, 4 bin 400 lira tahsisle ev alınmış. Burada benim nasıl bir kabahatim olabilir?”
“ORTAKLAR KENDİ KARARLARINI VERDİ”
Kooperatif üyelerinin genel kurullarda aldıkları kararlara dikkat çeken Aslanoğlu, yönetim olarak tüm işlemleri ortak iradeyle yürüttüklerini ifade etti: “Siz 14 kişi bir araya geliyorsunuz, bir proje yürütüyorsunuz. Kim kime neyi dayatmış? Herkes genel kurulda oy kullanmış. İstersiniz 5 bin lira aidat belirlersiniz, istersiniz 500 bin lira. Bu sizin takdiriniz. İki kişi karşı çıkar, sekiz kişi kabul eder, karar alınır. Bu bir suç değildir, demokratik bir süreçtir.”
“GENEL KURUL KARARLARI KANUNEN GEÇERLİDİR”
Aslanoğlu, dava konusu yapılan kararların yasal süresi içinde itiraz edilmediğini hatırlattı:
“2022 yılında alınan genel kurul kararlarına şimdi dava açılamaz. Çünkü süresi bitmiştir. Genel kurulda alınan kararlara belirli süre içinde itiraz edilmemişse o karar geçerlidir. O dönemde alınan tüm kararlar usulüne uygundur.”
“KOOPERATİF ÜYELİĞİ SUÇ DEĞİL”
Kooperatif üyelerinin ekonomik koşullar nedeniyle ayrılmalarının da suç unsuru oluşturmadığını vurgulayan Aslanoğlu, şunları söyledi: “Bir üyenin durumu kötüleşirse, gelirini kaybederse, aidat ödeyemez hale gelirse, kooperatiften ayrılabilir. Ayrılanın parası da iade edilir. Bunun neresi suç? Konuştuğumuz şeylerde bir suç unsuru yok. Kooperatif üyeliği bir gönüllülük işidir."
“HİÇBİR HAKSIZ KAZANÇ YOK”
Savunmasının devamında davanın dayandığı iddialara değinen Aslanoğlu, hiçbir yanlış ödeme veya haksız kazanç olmadığını söyledi: “Hangi hak ediş yanlış hesaplanmış? Kime fazla para ödenmiş? Böyle bir durum yok. Sadece ‘araştırın’ denmiş. Araştırın ama ortada suç yok. Bu dava ağır ceza mahkemesinde olmamalıydı.”
“YÜZDE 20 KDV SUÇ DEĞİL, YASAL UYGULAMA”
Aslanoğlu, kooperatiflerde uygulanan yüzde 20 KDV oranının da tamamen yasal olduğunu vurguladı:
“Yüzde 20 KDV’ye tabi olmak suç değil. Kanun böyle. Müteahhitlerin usulsüzlük yapmasını engellemek için getirilen bir düzenleme bu. Biz zaten arsa sahibiyiz, müteahhit değiliz. O yüzden bu oran bize uygulanıyor. Yasaya uygun hareket ettik."
“BU DAVADA GERÇEKLER ÇARPITILIYOR”
Aslanoğlu, “Konuşuyoruz, konuşuyoruz, ama dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Hangi yasa diyor ki kooperatif üyesi arsa almak zorunda? Böyle bir madde yok. Bu dava ağır cezada görülmemeli. Burada suç yok, sadece yanlış anlaşılmış bir süreç var. Bu davada gerçekler çarpıtılıyor.”
"SUÇ MU?"
Şenol Aslanoğlu savunmasında, "Soru soruluyor. Ama suç mu değil mi söyleyen yok! Şu kişi senin çalışanın mı? Evet! Suç mu? Bir kooperatifin başkanı olup, diğerinin denetçisi olmak suç mu? Savcılık makamı bile suç değil diyor. Ama sürekli tekrar edilerek suçmuş gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Dinlediğiniz tek kişi Şenol Aslanoğlu şu kadar parayı zimmetine geçirdi, benden para aldı istedi dedi mi? Yok! Osman Gökçek ‘3 milyar toplanmış, 1 milyarlık inşaat yapılmış, 2 milyarı Şenol Aslanoğlu yemiş’ dedi. Soruşturma açıldı. Hani 2 milyar? Bırakın 2 milyarı hani 50 bin lira? Mahkeme heyetine söylenen tek şey, “hiçbir şey olmamışsa da bir şey olmuştur. Siz bir araştırın” Denilen bu." ifadelerini kullandı.
"EV HAPSİ VERİN"
Aslanoğlu savunmasında
"Bana ev hapsi verin. Ben yüksek güvenlikli cezaevinde yatıyorum. Türkiye'nin en büyük çete reislerinin biri sağımda biri solumdaki odada. Ortadaki odada bizim örgütün reisi olarak ben yatıyorum. Sahte diploma verenler tahliye ediliyor ama biz tutuklu yargılanıyoruz. Ben tahliye talep etmeyeceğim. Bana ev hapsi cezası verin yeter. Ne delilleri karartırım ne başka bir şey. Ben bugüne kadar 250 vekil ağırladım cezaevinde. Benim evimde yapıp cezaevinde yapamayacağım nedir? O yüzden aynı koşullar evimde olsun. En azından sağımda ve solumda çete reisi görmem. Abdullah Öcalan tek başına yatmıyor ben tek başıma yatıyorum.”
0 Yorumlar
lütfen rencide edici hakaret içeren yorumlar yazmayın bunlar yayınlanmıyacaktır hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir