YOL MU? YOLCULUK MU? Mine Sarmış.

YOL MU?
YOLCULUK MU?

Bazen durmak lazım hiç umulmadık bir noktada.
Ve dinlemek lazım herşeyi...
Dağları, rüzgarı, kuşları, güneşi, yıldızları, ayı, insanları ve sessizliği...
Gece ve gündüz neden var?
Ben şu an neredeyim,  bu koku nedir, peki ya bu bastığım toprak?
Nereden geldim ve nereye gidiyorum.
Yolun neresindeyim, ya da asıl yol ben miyim?
Kendim için ne ifade ediyorum.
Peki ya insanlar? 
İnsanlık için ne yaptım?
Düzen gibi görünen düzensizliğin ne kadar farkındayım?
Yaradan nasıl da güzel anlatmış yarattıklarını.
Sinav içindeki sınavlar...sınavlar...
Mesajlarımı doğru okuyabiliyor muyum?
Aklım ve ruhum yerinde mi?
Duyuyor, hissediyor  ve düşünebiliyorsanız...
Görüyor ve dokunup koklayabiliyorsanız ve en çokta empati yapabiliyor, başkasının acısını mutluluğunu hissedebiliyorsanız insansınızdır.
Ve  mesaj yerine ulaşmıştır.
Mutlulukta, acıda, özgürlükte, inançta, sevgide, Aşkta sizin özünüzdedir çünkü.
Anlara mahkumuz.
Bir sanıye sonra ne olacağımızı bilemiyoruz ve hep erteliyoruz...Erteliyoruz.
Vasiyet ve dua etmek için bile hep sonra diyoruz...
Sonrasını biliyormuş gibi.
Söylenmesi gerekenler için geç olabileceğini hiç aklımıza getirmek istemiyoruz....
Bütün algılarımızı kapatıyoruz o ana karşı.
Şeytan azapta gerektir oysa ki... Ne yazarsa, ne çizerse, ne söylerse söylesin yaratılan insan, en sonunda "OKU" emrine gelecektir şeytana hizmete kapılmadıysa eğer ki...
Algılar, duygular ve vergiler kapanmadan
söylemeli, yapmalı, okumalı, yazmalıyız oysaki.
Ve izdiham olmadan penceremizde kapımızda nefesimizin mucizesini kavramalıyız.
Yeni sınavının ne olduğunu asla bilemezsin.
Duayla gittiğin her yoldan kısmetinle dönersin... Duaya değmeden geçemeyeceğin o yollar kutsaldır çünkü.
Belki de kısmetinin sınavıdır vereceğin.
Geride bırakamadıkların önündeki kapıların kilidini açamaz çünkü... Çünkü geçmişe saplanıp kalan yaşlanır.
Yoldan çıkaranları zamanla öğreneceğin faydasız, amaçsız, düşsüz bir an ve gelecek ne kadar mutlu edebilir ki insanı... Başını yastığa koyduğunda, koyabiliyorsan eğer, huzurla uyumanın tadını hangi heves ya da sapkın eğlenceler verebilir ki?
Eğlenmek yaşamın elbette bir tadıdır ama herşey dozunda güzeldir. Yoksa tuzundan yenmez hale gelir. Yalan yılan gibi sokar zehirler hayatı çünkü... Geç kalınmış hiç bir yaşamda hayat değildir. Tabii bu yaşamdan ne anladığınıza da bağlıdır. Benlik bizlik demiycem ki  zaten bütün sınavlarda bu var anlayana. Biz sizin kaderinizi kendi çabanıza bağladık demiş... Ne güzel demiş.
Dünyalık tat vb için ahretini neden satar ki bu kadar özenle üstün yaratılmış akıl, fikir,  düşünme ve duygu yetisi olan insanoğlu?
İnanç ve Umut olmadan zaten yaşanmaz da, bunlardan da ne anladığınız önemlidir.
Oysa ki ne güzel yaratmıştır yaradan herşeyi dozunda. Nasıl güzel bir denge vardır yaşamda. O zaman denilen akışın  bir saniyesine bile  müdehale edemezken insan neyin peşinde olduğunu ne zaman idrak edecektir acaba? O idrakta nasip tabiki...
Niyetin neyse yolunda odur.
Ve...
Evrende sadece bir nokta...
İşte durduğunuz yer o!
Ve o nokta da, sizin sadece duruş şekliniz değişir, yeriniz değil.
Çünkü asıl yol sizsinizdir.
Çünkü;
Aşka yolculuk, sizin ruhunuzda.
Kalû beladan, ahiret kapısına.
Bir ıncecik çizgide, düşmeden yürünebiliyorsa.Coisas da vida - Coisas da vida updated their cover photo. | Facebook
_______Mine  Sarmış.KHA.

Yorum Gönder

0 Yorumlar