Deprem var, Eve girmeyin! Virüs var evden çıkmayın! VAHAP DABAKAN

PİRİNCİN TAŞLARI
Deprem var, Eve girmeyin! Virüs var evden çıkmayın!
                                                         
                 VAHAP DABAKAN
       60’lı 70’li yıllarda sınamalar da ağlayarak izlenilen acıklı siyah beyaz filmler gibi bir giriş olsa da bugünlerin başlangıcı daha değişik olmadı. Bugünler derken, bütün dünyanın yoğunlaştığı salgın Koronavirüs, insanların hayatlarını siyah beyaz filmlere çevirdi…
       Bakıldığında güle oynaya değil. Ağlaya ağlaya değil. Ama işi
Ciddiye almayanları görüyorum. Birde bu virüs işini fırsata çevirip insanlara fahiş fiyatla mal satan, kazıklamaya çalışan Hoş çakallar. Bunlar. gönüllerini hoş tutabiliyorlar mı? Ağlayanın malı gülene hayır etmez sözünü bilmiyorlar…
       Herkesin dilinde bir Koronavirüs, insanlarımızın çoğu bu salgın hastalığı ciddiye alıyor. Yaşlılarımızın çoğunluğunda birçok da hiç hesaba almayarak çarşı Pazar dolaşıyor…
       Alacağımız tedbirlerle kısa sürede diyorum ama (en az iki yılda bu virüs etkisini göstereceğe benziyor) Çok hızlı yayılıyor. 2 yılda atlatılırsa, İki yıl yetmeyebilir de; Almanya kurtulacak, Angola’da görülecek… Yarın Çin atlatacak, Amerika’da vaka sayısı belki bir yıl içinde sıfırlanacak… Anlayacağın bir yerde bitecek başka yerde görülecek. Dünya bu virüs’ten kurtulması uzun sürecek…      
       Salgın hastalıklar üzerine araştırma yapıyorum. Milattan Sonra görülen salgın ve pandemiler neredeyse 350 milyon cana mal olmuş. Bunun 270 milyonu sadece 6 salgında yok olmuş. 30 milyondan fazla can alan ve hala tek tük görülen AIDS vakalarını da eklersek… Ha, bir kaç milyon can alan salgınları saymıyorum. Koronavirüs kaç milyon insanı öldürecek…
       Deprem olur, yetkililer; “Eve girmeyin tehlike var!” Virüs salgını başlar, yetkililer; Evden dışarı çıkmayın!” Allah aşkına birisi doğruyu söylesin. Evlere girip dışarı çıkmayalım mı? Yoksa evlere girmeyip çalışıp ülke ekonomisini kalkındırmaya yardımcı mı olalım?
       Bu Koronavirüs salgını böyle devam ederse, ülke ekonomisi çökecek, az gelirli ve emekli yiyecek ekmek bulamayacak.
Ev sahipleri kirayı alamayacak. Elektrik, İnternet, Su, Doğal gaz paraları nasıl yatırılacak. Emekli aldığı maaşla ancak yiyeceğini içeceğini karşılayacak…
       Bir de krizleri fırsata çeviren uyanık mı diyeyim. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Sizler adını koyun. Ne diyecekseniz o şekilde hitap edin. Bu uyanıklar, insanları böyle günlerde hep kazıklamaya çalışan sahtekarlar ve İnsanların yüz karasıdır. Fırsatı değerlendiren uyanık değilde ‘Zaralılar’ diyorum bunlara…
       Hollanda ve İngiliz yöneticiler de salgının atlatılacağını biliyorlar ama belki de ‘fırsat bu fırsat’ deyip koronadan medet umuyorlar. Kimse ne savaş suçlusu ilan eder ne de ‘katil’ der. Birçok yöneticinin duygularına tercüman oluyorlar! Söylemesi de kabullenilmesi zor ama var olan yeryüzü kaynakları 50 yıl sonra ulaşılacak dünya nüfusuna yetmeyecek. Petrol, doğalgaz gibi olmasa da olur türünden kaynakları geçtik. Oksijen yetmeyecek!
       Herkes Bill Gates, insanların kaderini değiştirmek için milyarlarca dolarını insanlara yardım için kullanmaya hazırken, kan emiciler insanların haklarını kasalarına doldurmanın yollarını arıyorlar. Yedi kıta var. Her birinin üzerinde milyarlar yaşamasa bile, her birine 100’er milyon dağıtılırsa eder 700 milyon. Korona kendi haline bırakılsa bu sayıya çok kısa sürede ulaşılır…
       Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı, Sağlık Bilim Kurulunu, Tüm Sağlık çalışanlarını, Türk Silahlı Kuvvet Mensubu Askerlerimizi, Tüm Polis ve Güvenlik kuvvetlerimizi özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum ve ayakta alkışlıyorum…


Yorum Gönder

0 Yorumlar