Kadının gözyaşları sessiz iniyordu yanaklarından yüreğine... Toprak kokusunu çekti içine hafif bir tebessümle.. Sabahın erken saatleri ezandan sonrası birer birer toplanıyordu işçi kadınlar..Omuzlarına yükledikleri çıkınlarıyla..Önlerinde onları çalışacak tarlaya götürecek kahya ..Uyku sersemliğinin güzelliğinde gün ışığı vuruyordu yüzlerine..Şalvarlarını çekiştiriyorlardı arada.... .....Sonra kırklı yaşlarda bir işçi kadın mırıldanır gibi oldu sustu ...Arkadaşı devam et dedi al yanaklarına bıraktığı masumiyetinde Hadi nazlanma devam et dedi Dağların suskun gözleri ağaçların yeşil hazan rengi kuşlar böcekler bütün doğa bekliyordu san ki.. Yavaş yavaş toplanmışlardı işçiler...Onları götürecek araçlarını beklerken gün çoktan doğmuştu.. Hayat nefes alıyordu.. Serildiler toprağın üzerine umut minderlerine oturdular azıklarına tebessümlerini doldurdular ve hep birlikte türkü eşliğinde çocuklar gibi ... Derinlerden gelen motor sesini fark ederek sustular..Gitme vakti usta dedi pala bıyıklı kahya.. Uzun bir yol vardı önlerinde tozlu engebeli taşlı çorak dar bir yol... Gülüşlerinde umudu takınan işçi kadınlarımı seyrederken toprağı işledikçe neden o kadar verim aldığımızı anladım Emek sevgi ve hayat.. Umut nadasa bırakılan Anadolu toprağımda Hasret sulandıkça yeşeren üründe Ve mutluluk hasatta toplanan emeğin yemeğinde idi.. Adlarının ne önemi vardı ya da günlerin ... Hepsinin adı Ayşe Günler hep Pazartesi...
Bugün bir bebek doğdu tarlada adını HASRET koydular...
Dün aynı tarlada bir çocuk ölmüştü adı AHMET.. Cenazeyi patronlarının isteği ile bulundukları kasabaya gömdüler.. Biliyor musunuz o günden sonra her yıl geldiler... Neden dedim zor olmuyor mu Baba''İnsanın canının parçası nerede ise orası ana yurdudur''sustu..
Yemek zamanı herkes suskundu .Yorgun bedenlerine çöken ağırlıkta oldukları yere bağdaş kurdular.. Bebeğini emzirmek için gözden uzaklaşan anne Tütününü saran baba.. Ve patlak topu ile oynamaya çalışan çocuklar..
Bazen içime bir sızı oturur ziyaretlerine her gidişimde Demledikleri çay kokusunda nereye oturtacaklarını bilemedikleri saf sevgilerinin en yüksek otağında yere göğe sığdıramadıkları zamanda ve dillerinde hep sağlığıma duacı o tertemiz insanları gördüğümde ANADOLU KADININ kokusunu çekerim içime..
Keşke der iç çekerim.. Sağlığım el verse de toprağa bassam onlarla işlesem toprağı birlikte.. Sonra gelir oturur bir utangaç gün yüzüme AĞLARIM sessizce...
0 Yorumlar
lütfen rencide edici hakaret içeren yorumlar yazmayın bunlar yayınlanmıyacaktır hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir