Hatice Altunay "OLDURULMUŞ AD ERKEK / ÖLDÜRÜLMÜŞ ADSIZ KADIN"


      Kadına edilen sözler olumlayıcı değil;hep alçaltıcı olmuştur. Atasözlerimiz öylesine keskin sirkedir ki kadının tembelliğini asla kabul görmez.Kadın keyfince dem süremez.Erken davranır ,günlük planını uygulamaya koyulur.Bakınız atalarımızın söylediği uzunçaya:”Erken kalkmayan avrat,söz dinlemeyen evlat,mahmuzla gitmeyen at;kapında varsa kaldır at.” Yetmemiş bu uzunca deyiş yine aynı anlamı içeren bir sözü kısaca :” Arpadan sonra ekilen darıdan,kocadan sonra kalkan karıdan hayır gelmez” deyivermiş ve kadının rahatına düşkünlüğünü,yapacağı küçük tembellikleri de engelleyivermiş.
    Çocukluğumun kırsalında günü üstüne doğuran kadının evinden bereket uçar diyerek kız çocuklarının uykusu uçuruluyor;hamur leğeninin başına anasıyla birlikte oturtuluyordu.Çın sabahta evlerden kadınlar,kız çocukları uyanında bereket kaçmıyordu hiçbir evden.Eğer ekmek pişirme işi yoksa,odun ateşinde pişirilmiş buğusu üstünde tüten tarhana çorbasının başına oturtulurduk.Uykulu gözlerle ne yediğimizin farkına varmadan,iştah açıcı o kokuyla doyardık.Tarlaya,otlağa giden gider;kalansa evdeki  sıralı işleri görürdü.
    Her zaman kadının beceriklisi,çalışkanı el üstünde tutulur.Atalarımız  alkış tutar erkeğini var eden kadına.”kadın var kara toprak eder,kadın var yeşil yaprak  eder” diyerek bir parmak bal çalar ağzına.Şimdilerde kadının çabası güzellik,güzelleşme .Kent,kasaba kadını güzelleşme uğruna zamanını ve parasını baş döndürücü bir şekilde harcarken ,köyler de nasibini alır.”Karısı güzel olan adam mutlu olur.Güzel  olmayan ise filozof.”diyen Sokrates’i anımsamamak mümkün değildir.Nasrettin Hocamızın  da hanımının çirkin olduğu söylenir.”Bana görünme de kime görünürsen görün.”Sözü dillerden düşmez.Azıcık güzelleşmeye çalışan kadınlara eşleri biraz Nasrettin Hoca  tavrıyla davranır.Kadınların da kocaları için bir dirhem bir çekirdek  olması erkeğin gözünü dışarıdan kesmek olan düz mantığında bütünleşir.
       Her ulusun kadına bakışı çeşitlilik içerir. Japonlar erkeğin boşanmasını, ikinci,üçüncü evlilikleri sevimsiz bulur.Lafını yapıştırır.”İlk karını sana Allah,İkinci karını insanlar,üçüncüsünü ise şeytan gönderir .” Bizde ise makbul olan öğreti:”Kocasının aldatmasına tahammül eden kadın cennete gider.”Sözü ile  din süzgecinden geçer, olumlanır.Bizdeki evlilikler erkeklerce pamuk ipliğine bağlıdır.Kadın erkeğin elinin kiridir sonuçta.Eksik etek, saçı uzun aklı kısa sıfatlarıyla  sıfırlaşır.
     Ülkemizde kız evlat kaşık düşmanı tınısıyla büyür;doğuştan ikinci varlığa itilir.Kadın doğuracağı cinse göre varlığı onurlanır ya da yuhalanır.Atalarımın sözü gelir  yine “ Oğlanı doğuran övünsün,kızı doğuran dövünsün .”Erkek çocuklarına yapılan ‘sünnet ‘ve ardından muhteşem ‘sünnet töreni’ ile allanır pullanırken kız çocuğunun ergenliğe ilk adımı ,ilk kanaması(kirlenme)gizlenir,ayıplanır.İkincil cinsel duruş sergilenir.Kız çocuklarının zihinlerine erkek çocuğuna yapılan törenin kutsallığı aktarılır, o erkek olmuştur artık.Babadan sonra evde erkek çocuğun varlığı sayılır. Önce erkekler oturur sofraya,önce erkekler doyar.Evin horantaları doyduktan sonra sıra kendilerine gelir;Allah ne verdiyse yenilir.Gelenek böyledir kimsenin itirazı olmaz.Dört kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğini karşılar.
       Bir erkeği eşine,kızına şiddete iten güç ne yazık ki onu yetiştiren ananın ve babanın öğretisinden geçer.Erkek evladına karşı Anadolu kadınının dayanılmaz zaafı vardır. Kocasından,koca ocağından gördüğü işkencenin intikamını oğlu eşinden alacaktır nasılsa. Ana,baba “aslanım”,”koçum”,”paşam” sözcükleriyle bütünleştirirken  sevgilerini ,aslında, yükledikleri  erkek çocuğun zihninde biricik ve vazgeçilmez oluşudur.İleride karısına kükresin,sözünü geçirsin diyedir.Kılıbık erkek,kadınsı erkek sonradan zamansız filiz çıkaran bitki gibidir,kabul görmez. Erkeğin bakımlı olması istenirken ; maço olması da açıktan istenir.Maço adam da kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemek mantığında donatılmıştır.
        Sözün kadına ettiği ile kalsak iyi de nerede?Ötesine dolu dizgin geçtik  kadına şiddet  bizim birincil görevimiz. Kadını ezen,aşağılayan ,şiddeti meşrulaştıran zihniyetin muhteşem aralığında   maratona çıkmaktayız.Siyasi bakışın  erkek egemen yasaları , kadını öldürmek için,  her eylemi haklı çıkarmak da  birincil ödevidir,tüm faturalar yine kadına kesilecektir.”Dişi köpek kuyruk sallamazsa,erkek köpek arkasından gitmez.” “Sıpanın oynayışı, eşeği yoldan çıkarır.” Sözleri o kadar ilerler ki hamile kadının sokağa çıkması tahrik unsuru olur. vs vs ilerler bir yığın alçaltıcı mevzu….
        Din bezirganları İnsan hak ve hürriyetlerini –bilakis genç kızları,kadınları-hiçe saymıştır. Teokrasinin dallarında oldurmuşların kahramanları, biz kadınlara  dünyada  cehennemi yaşatır olmuştur.Kadının varlığı şeytandır,şeytansıdır.Bir kaç güzel sözün hatırına yaşayıp gidiyoruz umarsızca.
    Şimdi yalnızca “Cennet anaların ayaklarının altındadır.”Sözüyle öldürülmüş adsız kadınlar olarak o muhteşem günü bekliyoruz! Ötesi dünyada cenneti düşleyerek.
                                                                                                                                                 8 Kasım 2015
                                                                                                                                                 Hatice Altunay /KHA

Yorum Gönder

0 Yorumlar