Hasan Alparslan Ustann kaleminden bir Başyazı:BİZİM SUÇUMUZ GARİBAN OLMAK MI.. ‘’ONLAR KİMİN VEKİLİ OLUYOR?’
SUÇUMUZ GARİBAN OLMAK MI.. ‘’ONLAR KİMİN VEKİLİ OLUYOR?’
KAFALARDA… Karamsarlık, tedirginlik ve şüphe!
Eskiden millete örnek oluşunu düşünürdük. Halkımıza vereceği hizmetiyle değerlendirirdik. Artık milletvekili deyince oturup uzun uzun düşüneceğiz. Onlar halkın vekili mi? Yoksa birilerinin vekili mi?
İşte onlar; birilerinin vekili olmak yerine milletin vekili olmayı yeğleselerdi halkımızın hür iradesine ipotek koymaz..
Adalet önünde hesap vermekten kaçmak için adaylığı düşünmez, masumiyet karinesinin devamı için yargılamanın sonucunu bekler, ak-pak tertemiz halkımızın huzuruna çıkarlar ve göğüslerini gere gere “işte biz buyuz, hizmetinize talip olmaya geldik” diye başı dik, gururla millete giderlerdi…
Darbecilikten tutuklu olan birtakım ayrıcalıklara birinci ve ikinci sıra adaylığı verilince aleni olmasa da içimizden sorgulamadan geçemiyoruz. Adam, bölücü mü? Terörist mi? Darbeci mi? Acaba ‘Neci’ diye?
Listeye konulan ve merhum Ecevit’in hastalığında yanlış tedavi uyguladığı söylenen ve ciddi suçlamalarla yargılan ve Silivri’den kurtulmak için aylarca hastalık bahanesiyle hastaneyi mesken tutan bu zat..Vekil olunca hastalıktan sıyrılıp, halkın istek ve hizmetteki talebine tercüman olabilmenin yollarını mı arayacaktı?
Kurtarıcı velinimetlerinin karşısında el pençe divan mı durarak, Vekil yapıldığı için hayat boyu ağababalarının karşısında boyun mu eğecekti?
Türkçesi, seçildiği sürece yargıdan kaçıp, meclis çatısı altına sığınacak, dokunulmazlık zırhına bürünerek kıs kıs gülecek, herhalde keyif süreceklerdi..
Bu ve bu gibilere vekil olma yolunu açan PARTİ LİDERİNE aç kaldığı için bakkaldan simit çalan Ve hapiste yatan çocuklar sormazlar mı? “Bizim suçumuz gariban olmak mı?”Diye.
Ankara Adalet Komisyonunun açmış olduğu sınavı yüksek notla kazanan genç; güvenlik soruşturması nedeniyle işe alınmadı, gencin istikbaline engel konuldu. Kamuda çalışmasının önü kapatıldı, yoksun bırakıldı diye bangır bangır feryat edenleri..
Terazide tartmak lazım; meşru kurumları devirmek için akla hayale gelmeyen hain planlar ürettikleri iddia edilenler ise vekil olacak, yağlı iş bulacak, garibanlar ise onların umurunda mı olacak? Garibanlar onların neyine?
Diğer tarafta Öcalan gibi birisinden talimat alıp, ülkemizde kargaşa, huzursuzluk ve kaos yaratmak isteyen, gerekirse silaha sarılırız deme cüretini gösteren PKK yandaşı vekil gibiler de kendilerince ürettiği politikalarıyla ülkeye yaydıkları terörü demokratik hak gibi sunarak halkı sokaklara döken bu vekillerin kimlere hizmet ettiğini ve niyetlerini de iyi sorgulamak lazım.
Bugünlerde Kürt şovenizmiyle sınırlarımızın ötesinde ve ülkemizde uğursuz oyunlar oynanıyor. Bugün açıkça görülüyor ki; “Kürt şovenizmi” hortlatılmak isteniliyor. Bu Kürt şovenizmi; din ve mezhep ayırımlarını da kullanıyor. PKK gibi Marksist, Leninist olduğunu ileri süren bir örgüt, ‘Kürt-İslam Sentezi’ silahına sarılıyor. Öcalan’ı da peygamber ilan ediyor.
Suçlu mu, suçsuz mu diye insanların kafalarında soru işareti bırakanların, bir de temsil etme özelliği sabıkalılarla tutuklu olanlara yol açılınca geriye abdal hesabı zil takıp oynamak kalıyor.
Halk kendisini temsil edenin geçmişte eli kanlı bir katille demokratik rejim karşıtı darbecilerin ülkemizde yaratacakları istikrarsızlığın farkında değil mi?
Parti tutma heyecanı ve saplantı haline gelen ideolojiler nedeniyle iyiler güme gidiyor, kötüler baş tacı mı ediliyor? Bu durumda bizler, milletin vekili olanlar mı, birilerinin vekili olanlarla mı yola çıkacağız? Vatanın bekasını, milletimizin birlik ve bütünlüğünü bu dörtlük yansıtmıyor mu?
“Uzak isen zalim ile haine,
Yakın isen ülken ile millete,
Âşık isen al bayrak ile vatana,
Sizlere binlerce teşekkür gerek.”
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul, zurna az” Tabi... Anlayana, anlamak isteyene...
Saygılarımla...
.HASAN ALPARSLAN...
0 Yorumlar
lütfen rencide edici hakaret içeren yorumlar yazmayın bunlar yayınlanmıyacaktır hukuki sorumluluk yorum sahibine aittir