(ABYB) ANADOLU BASIN YAYIN BİRLİĞİ ONURSAL GENEL BAŞKANI HASAN ALPARSLAN'IN KALEMİNDEN"EMPERYALİZMİN KORKUSU"

(ABYB) ANADOLU BASIN YAYIN BİRLİĞİ ONURSAL GENEL BAŞKANI HASAN ALPARSLAN'IN KALEMİNDEN"EMPERYALİZMİN KORKUSU" 

Ortadoğu ve körfez denince ilk akla gelen; kan, vahşet, kriz ve kaostur. Emperyalist ülkelerin bu güne kadar körfezde bütün yaptıkları; bölge ülkelerini sömürmek, siyasi ve ekonomik olarak egemenliği altına alıp tahakküm etmek ve burada kalıcı olarak yayılmaktır. Başta İngiltere, Amerika, Rusya vb. olmak üzere dünyanın bütün emperyalist ülkeleri, yer altı kaynakları ve stratejik üstünlük hedefiyle, Ortadoğu'da kan, vahşet ve kaos içerisinde insanlık dışı menfaat yarışı içerisindedir.
Bu ortamda; Ortadoğu'daki çıkarları sebebiyle ABD, bir türlü istediği gibi kullanamadığı ve fakat güç duruma düşürerek yanında tutmak istediği Türkiye'yi ne şekilde etkileme siyaseti izlediğine de bakmamız gerekir.

Tarihimize baktığımızda Osmanlı'nın son dönemi Türk fikir ve kültür hareketlerinin renkli ve zengin dönemlerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu dönemde yetişen sivil ve asker entelektüeller kurmuşlardır. Türkiye Cumhuriyet'i bu dönemin fikir ve kültür ortamında beslenen Türk Milliyetçilerinin ürünüdür. Cumhuriyeti kuran iradenin gücünü Cumhuriyet döneminin başlangıcındaki fikir ve kültür ortamının zenginliğinde görmek mümkündür. Ne olmuştur da Cumhuriyetin temelinde ve kuruluşundaki var olan güçlü kaynak giderek zayıflamaya başlamıştır? 1960'lı yıllarda duraklama dönemine giren fikir hayatımız yetmişli yıllardan itibaren iyice zayıflamıştır. Türk fikir hayatı ciddi olarak iki büyük deprem yaşamıştır. 12 Mart Muhtırası ve sonrasında gelişen olaylar gelişmekte olan fikir hayatımızı ciddi anlamda tahrip etmiş ve sekteye uğratmıştır. 12 Eylül ise; Türk fikir hayatını tamamen yok etmeye yönelik gelişmeleri bilinçli olarak başlatmıştır. 12 Eylül Türk fikir hayatının lümpenleşme döneminin başlangıcıdır. Bu iki darbe sonucu günümüzde getirilmek istenilen nokta; top yekûn bağımsızlığımıza ve milli devletimize yönelik ekonomik ve kültürel saldırının başladığı döneme silahsız ve savunmasız bırakılmaktı. Yeni Dünya düzeni adı altında emperyalizmin yeni versiyonu tüm dünyadaki ulus devletleri yıkmak için iletişim araçlarının hepsini kullanarak saldırıya geçmiştir. Ulus devletlerin eşitliğine ve bağımsızlığına saygı duymayan her uluslararası organizasyon güçlü olanın sömürge düzenine hizmet eder. Bu yeni emperyalist düzene dur demenin tek yolu Türkiye Cumhuriyet'i Devlet'ini kuran iradenin altındaki Türk Milliyetçiliği fikridir. Yeniden o irade ve o fikri canlandırmak ve yaşatmak emperyalizme karşı etkili bir davranıştır… Bu duruş güçlü bir Türk Milliyetçiliği fikri ve bu fikirden beslenen güçlü bir siyasi irade… Günümüzde yeni dünya düzeni gücünü dünyanın en eski siyasi oyunlarından almaktadır. "Böl, parçala ve yönet". Bu sebeple önce milliyetçilik fikrini dejenere etmekle milliyetçilik fikrini birleştirici ve yaklaştırıcı olmaktan çıkarıp bölücü ve yıkıcı bir özelliğe çevirmektedir. Cumhuriyeti kuran Türk Milliyetçiliği fikri Nazizm gibi ırkçı bir milliyetçilik, Sırplarda ve PKK'da gördüğümüz gibi bir etnik milliyetçilik, İran ve İsrail'deki gibi dini etnisyeni ön plana alan bir milliyetçilik değildir. Türk Milliyetçiliği, Osmanlı kültür ve medeniyetinin gücüyle beslenmiş hepsinin üstüne çıkabilmiş, kucaklayıcı, birleştirici, bütünleştirici bir yapıya sahiptir. Yeni Dünya düzenine meydan okumanın emperyalizmle baş etmenim yolu ise… Milliyetçi ideolojilerden ve bunu benimseyen siyasi hareketlerden geçer. Çağını anlayabilmiş, kendi tarih ve coğrafyasını bilen, dar ufukları yıkabilen, teknoloji üretebilen, yeni bir medeniyet yazabilme ve dünyaya nizam verme fikrinin tekelini ABD veya AB'ye bırakmama iddiasında olan Türk milli şuuru bir bütünlük içerisinde kucaklaşmalıdır. Çünkü… Emperyalizmi korkutan güç milliyetçiliktir.
Bu ortamda; Ortadoğu'daki çıkarları sebebiyle ABD, bir türlü istediği gibi kullanamadığı ve fakat güç duruma düşürerek yanında tutmak istediği Türkiye'yi ne şekilde etkileme siyaseti izlediğine de bakmamız gerekir. 
Tarihimize baktığımızda Osmanlı'nın son dönemi Türk fikir ve kültür hareketlerinin renkli ve zengin dönemlerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu dönemde yetişen sivil ve asker entelektüeller kurmuşlardır. Türkiye Cumhuriyet'i bu dönemin fikir ve kültür ortamında beslenen Türk Milliyetçilerinin ürünüdür. Cumhuriyeti kuran iradenin gücünü Cumhuriyet döneminin başlangıcındaki fikir ve kültür ortamının zenginliğinde görmek mümkündür. Ne olmuştur da Cumhuriyetin temelinde ve kuruluşundaki var olan güçlü kaynak giderek zayıflamaya başlamıştır? 1960'lı yıllarda duraklama dönemine giren fikir hayatımız yetmişli yıllardan itibaren iyice zayıflamıştır. Türk fikir hayatı ciddi olarak iki büyük deprem yaşamıştır. 12 Mart Muhtırası ve sonrasında gelişen olaylar gelişmekte olan fikir hayatımızı ciddi anlamda tahrip etmiş ve sekteye uğratmıştır. 12 Eylül ise; Türk fikir hayatını tamamen yok etmeye yönelik gelişmeleri bilinçli olarak başlatmıştır. 12 Eylül Türk fikir hayatının lümpenleşme döneminin başlangıcıdır. Bu iki darbe sonucu günümüzde getirilmek istenilen nokta; top yekün bağımsızlığımıza ve milli devletimize yönelik ekonomik ve kültürel saldırının başladığı döneme silahsız ve savunmasız bırakılmaktı. Yeni Dünya düzeni adı altında emperyalizmin yeni versiyonu tüm dünyadaki ulus devletleri yıkmak için iletişim araçlarının hepsini kullanarak saldırıya geçmiştir. Ulus devletlerin eşitliğine ve bağımsızlığına saygı duymayan her uluslararası organizasyon güçlü olanın sömürge düzenine hizmet eder. Bu yeni emperyalist düzene dur demenin tek yolu Türkiye Cumhuriyet'i Devlet'ini kuran iradenin altındaki Türk Milliyetçiliği fikridir. Yeniden o irade ve o fikri canlandırmak ve yaşatmak emperyalizme karşı etkili bir davranıştır… Bu duruş güçlü bir Türk Milliyetçiliği fikri ve bu fikirden beslenen güçlü bir siyasi irade… Günümüzde yeni dünya düzeni gücünü dünyanın en eski siyasi oyunlarından almaktadır. "Böl, parçala ve yönet". Bu sebeple önce milliyetçilik fikrini dejenere etmekle milliyetçilik fikrini birleştirici ve yaklaştırıcı olmaktan çıkarıp bölücü ve yıkıcı bir özelliğe çevirmektedir. Cumhuriyeti kuran Türk Milliyetçiliği fikri Nazizm gibi ırkçı bir milliyetçilik, Sırplarda ve PKK'da gördüğümüz gibi bir etnik milliyetçilik, İran ve İsrail'deki gibi dini etnisyeni ön plana alan bir milliyetçilik değildir. Türk Milliyetçiliği, Osmanlı kültür ve medeniyetinin gücüyle beslenmiş hepsinin üstüne çıkabilmiş, kucaklayıcı, birleştirici, bütünleştirici bir yapıya sahiptir. Yeni Dünya düzenine meydan okumanın emperyalizmle baş etmenim yolu ise… Milliyetçi ideolojilerden ve bunu benimseyen siyasi hareketlerden geçer. Çağını anlayabilmiş, kendi tarih ve coğrafyasını bilen, dar ufukları yıkabilen, teknoloji üretebilen, yeni bir medeniyet yazabilme ve dünyaya nizam verme fikrinin tekelini ABD veya AB'ye bırakmama iddiasında olan Türk milli şuuru bir bütünlük içerisinde kucaklaşmalıdır. Çünkü… Emperyalizmi korkutan güç milliyetçiliktir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar