“BAŞKANLIK KONUSUNDA İDDİALIYIM”

“BAŞKANLIK KONUSUNDA İDDİALIYIM”

“BAŞKANLIK KONUSUNDA İDDİALIYIM”
EGELİ HABERİN YAYINLANDIĞI RÖPORTAJI SİZ OKUYUCULARIMIZLA PAYLAŞIYORUZ
EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan ile Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı’nı, gündemin en önemli konusu kentsel dönüşümü konuştuk. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Öncelikle adaylığınız hayırlı olsun. Projelerinize bakınca, Türkiye’nin ve bu seçimin ana gündem maddelerinden biri olan kentsel dönüşüm sizin direk alanınıza giren bir konu.  Bu bağlamda sormak istediğim adaylığınıza nasıl karar verdiniz ve yapmak istediğiniz projeler nelerdir?
-Biz yıllardır EGE-KOOP olarak hizmet eden bir kurumuz. Bu kentin planlı gelişmesi ve daha çağdaş yapılara kavuşması için tamamen halkın desteği ve güveni ile bugüne kadar Türkiye’de çok zor işler başardık. 11 ilçede proje var. Çiğli, Menemen, Buca, Bayraklı, Karşıyaka, Torbalı gibi yerlerde projeler var. Bunlar İzmir’in en zor yerleri. Birincisi; biz bu kenti seviyoruz. İkincisi; bu kentte yaşadık, çocuklarımız, torunlarımız oldu. Bu kentin ekmeğini yedik. Dolayısıyla bu kente borcumuz var.  Bugüne kadar bir çok insan bedel ödeyip ülkeye olan borcunu ödemiş. Buradan yola çıkarak bugüne kadar girmeyi düşünmediğim siyasetle ilgili bana her seçimde çeşitli teklifler geldi. Ben isteseydim bugün çoktan milletvekiliydim. Veya çoktan belediye başkanıydım. Büyükşehir’de olmasa bile İzmir’in istediğim yerinde belediye başkanıydım. Hiç kimse benimle İzmir’i konuşamaz. Şu anda yeni konuşulan kentsel dönüşümü biz 30 yıldır yapıyoruz. Mesela kentin üzerinde çarpık yapılaşmalar ve gecekondular var. Bütün bu çarpık yapılaşmanın ortasında modern bir kent var. Dolayısıyla biz bu konuda İzmir’in sorunlarını bilen ve gereğini uygulayan bir kurum olarak ve benim bu kente olan borcum nedeni ile bugüne kadar düşünmediğimiz siyaseti tamamen yerel anlamda Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusunda düşünüyoruz. Bugün de milletvekili olmam. Böyle bir talep veya beklentim yok. Herhangi bir ilçe belediyesi ile hesabım, kitabım olmaz. Tabii ki ilçe belediye başkanlığı önemli ve kutsal bir görevdir. Ancak bizim bakışımız başka. Biz, kentin sorunlarını bilen birisi olarak çözüm için talibiz. İzmir’in bütün sorunlarını çözüp, bütün sınırları kucaklamak için göreve talibiz. Hiç kimsenin hizmet ve proje demediği dönemlerde, yerel seçimin konuşulmadığı 2 yıldan bu tarafa biz, proje merkezi oluşturduk. Bu proje merkezi, İzmir’in sorunlarını ve bu sorunların çözümlerini bilen kişilerden oluşuyor. 2 yıl önce oluşturduk, hala da hizmet ediyoruz. İzmir’in otoparkından, ulaşımına, çevre kirliliğinden İzmir’in bütün sorunlarına kadar, İzmir’in rantının, İzmirliye paylaştırılması için. Örneğin; İzmirli birisi İzmir’in ormanlarından faydalanmalıdır. En basitinden teleferik kaç yıldır kapalı. Denize sadece uzaktan bakıyoruz ama ondan faydalanmıyoruz. İzmir’in 5 bin yıllık tarihinden ve kültüründen faydalanmıyoruz. Medeni insanlar olan bu kent insanından ve 10 tane üniversiteden faydalanmıyoruz. Bunları da harekete geçirmek ve İzmir’in yoklarını vara çevirmek için Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusunda iddialıyız. Ben inanıyorum ki bu halk bizi ödüllendirip gereğini yapacaktır. Belki de; İzmir tarihinde en yüksek oyla gelip İzmir’i yeniden Türkiye markası yapmak için yola çıkacağız. Yerel demokrasi ve yerel katılımcılığı da İzmir’de uygulamak şartıyla bunları yerine getirmek için hep beraber çalışacağız.
-Herkes bir yerlere talip oluyor ama sizin gibi projeleriyle gelen biri yok. Ayrıca sizin sağlık serbest bölgesi  ile ilgili projeniz çok beğenilmişti ancak icrada olmamanız bir problem yarattı sanırım ?
-Şu anda sağlık serbest bölgesi ile ilgili başarıya ulaştık. Tabii ki icrada olsaydım daha hızlı giderdi. Ama olmadığımız halde başarılı olduk. Yaklaşık 8 bakanla ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. İzmir’de her türlü dernek ve meslek odası ile görüştük. Sonuç itibarı ile giden valimiz Cahit Kıraç, projenin önemini çok iyi bildiği için muhtemelen de hükümete danışarak gerekli başvuruyu yaptı. Konu, şu an Bakanlar Kurulu gündeminde ve yönetmelik hazırlanıyor. Muhtemelen birkaç ay içinde İzmir, “Sağlık Serbest Bölgesi” ilan edilir. Edildiği anda da artık hiç kimseye ihtiyaç kalmaz.  Sadece hükümetin ilan etmesine bakar. Hükümet bunu söylediği anda biter.
-EXPO’da İzmir’in teması  sağlık, “Sağlık Serbest Bölgesi olması”  EXPO’yu almayı kolaylaştırmaz mı?
-Bu proje EXPO kadar önemlidir. Ama EXPO’nun süresi 6 ay, bu projenin ise süresi yok. EXPO’yu almamızı kolaylaştırır ancak alamasak da bir şey kaybedilmez. Ondan daha çok yatırım yapılabilir. Burası sadece hastalık tedavi eden bir merkez değil, aynı zamanda alkolle mücadele, kısırlık gibi hastalıkları tedavi eden, çok fazla kişiyi ilgilendirmeyen ama yüzde 70’i yurt dışından gelen hastalara hitap eden bir yer olacak.
-Bunlar,  sağlık yönünden bakılınca müthiş rakamlar.
-Evet burada sadece tedavi yapılmayacak. Birisi ilaç sanayi, birisi tıbbi malzeme , birisi havaalanı, birisi otel vesaire yapacak.
-Bu konuyu sağlık bakanı da vurguladı. Yeterince sahip çıkıldığını düşünüyor musunuz?
-Keşke başkanımız da sahip çıksaydı. İzmirliler, bakanlar ve AKP bu projeye sahip çıktı.
-Sağlık serbest bölgesinin dışında özellikle kentsel dönüşümle ilgili belli bölgelerdeki durum nedir?
Şu anda Buca Belediyesi ile ortak bir proje yapıyoruz. Maalesef diğer belediyeler ile iş birliği yapma imkanı bulamadık. Sadece Buca Belediyesi bir protokol imzaladı. Zaten biz vatandaşlarımızla çalışıyoruz. Burada karar mercii vatandaştır. Eğer vatandaş memnun olmazsa, beğenmezse ve mağdur edilirse bu iş olmaz.
-Bütün şehir uygulaması ile  Bergama’nın köyleri bile Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın faaliyet alanına girdi. Bu bir dezavantaj olur mu?
-Olmaz. Daha eşit bir hizmet verilebilir. Dezavantaj olduğu görüşüne katılmıyorum. Eğer iyi bir ekip, demokratik bir yapı oluşturulursa ve rant eşit paylaştırılırsa o köyler, bugüne kadar almadığı hizmeti alır.
-Sizi tanıdığımız kadarıyla ekip çalışmasına önem veriyorsunuz. Büyükşehir için de ekibinizi hazırlamışsınızdır değil mi?
-Daha hazırlıyoruz. Bu tip görevi yapan belediye başkanları her şeyden anlamak zorunda değil. Zaten doğru da olmaz. Bu işi bilenleri bulup, bu işi bilenlerle çalışırsanız bir sorun olmaz. Ama her şeyi ben bilirim, her konuda ben karar veririm derseniz yanlış yaparsınız. İzmir’in en büyük hatası budur. Global paylaşımı yapamıyoruz. Sorumluluk ve görevi muhtardan itibaren bir türlü beceremiyoruz. Belediye başkanları sabah 9’da makamına gelip akşam 8’e kadar çalışan biri olmamalıdır. Belediye başkanlarımız yerel olarak görev yapıyorsa halkın içinden çıkmamalıdır. Siz ne kadar halkın yanına giderseniz ve halk size ne kadar sorun aktarırsa o bürokrat çalışır. 
-Peki şansınızı nasıl görüyorsunuz?
-Herkes şansını yüksek görür. Ama bizim durumumuz farklı, birkaç yıldır fiilen halkın içindeyiz. Zaten ben adaylıkla ilgili karar verme sürecinde halkın talebinden dolayı buradayım. Gittiğim her yerde aday olmam için talepleri ve beklentileri duyunca aday olmaya karar verdim. Yoksa benim keyfim yerinde. İtibarım da onlardan daha fazla.
-Bir şeyleri yapmak için başkanlığa aday olan ancak geçmişinde hiçbir başarısı olmayan isimler yerine, bir şeyleri başarmış birilerinin göreve gelmesi daha doğru değil mi?
- Kim olursa olsun eğer sorumluluk taşıyorsa ve projelerde başarılıysa o insandan faydalanmak gerekiyor.
Zaman ayırdığınız ve sorularımızı cevaplandırdığınız için teşekkür ediyor, önümüzdeki süreçte başarılar diliyorum.
- Ben de bu güzel söyleşi için teşekkür ediyorum.

KAYNAK :EGELİ HABER

Yorum Gönder

0 Yorumlar